Nöroloji Uzmanı Dr. Nuray Atilla, hipersomnianın gündüz aşırı uykululuk hali olduğunu, erkeklerde daha sık görüldüğünü ve altta yatan ciddi hastalıklarla ilişkili olabileceğini belirtti. Toplumda tembellikle karıştırılan bu durum, tanı ve tedaviyi geciktirebiliyor.
İSTANBUL (İGFA) - Nöroloji Uzmanı Dr. Nuray Atilla, hipersomnianın gündüz aşırı uykululuk, uzun gece uykuları ve sabahları “uyku sarhoşluğu” ile karakterize nadir bir durum olduğunu açıkladı. Genellikle ergenlikte başlayan ve 35 yaş civarında sıklaşan hipersomnia, erkeklerde kadınlara göre daha yaygın.
Diyabet, obezite, uyku apnesi, stres gibi risk faktörleriyle bağlantılı olan bu durum, çocuklarda da yüzde 10-15 oranında görülebiliyor.
HİPERSOMNİANIN NEDENLERİ
Dr. Atilla, hipersomnianın narkolepsi, beyin tümörü, inme, Parkinson, depresyon, hipotiroidizm, demir ve D vitamini eksikliği gibi nörolojik ve sistemik hastalıklarla ilişkili olabileceğini belirtti. Tanı için beyin görüntülemesi, kan tahlilleri, uyku günlüğü, polisomnografi ve çoklu uyku Latency testleri kullanılıyor.
En az üç ay süren gündüz uykululuğu, dikkat eksikliği, hafıza bozukluğu ve zihinsel yorgunluk gibi belirtiler, öğrenme güçlüğü, baş ağrısı, çarpıntı ve sindirim sorunlarına yol açabiliyor. Dr. Atilla, hipersomnianın toplumda tembellikle karıştırıldığını, bu algının tanı ve tedaviyi geciktirdiğini vurguladı. “Hastalar çok uyusalar da dinlenmiş hissetmez. Depresyonla karıştırılıyor ve kahve içme gibi önerilerle uyaran bağımlılığına sürüklenebiliyorlar,” dedi.
TEDAVİ VE YAŞAM TARZI ÖNERİLERİ
Tedavide uyanıklık artırıcı ilaçlar, antidepresanlar, melatonin ve bilişsel davranışçı terapiler kullanılıyor. Altta yatan hastalıkların tedavisi önem taşırken, düzenli uyku, sağlıklı beslenme, yeterli su tüketimi, kilo kontrolü ve egzersiz tedaviyi destekliyor. Dr. Atilla, aşırı ekran maruziyetinin, özellikle mavi ışığın, uyku hijyenini bozarak hipersomnia riskini artırdığına dikkat çekti.